3 Nisan 2010 Cumartesi

geç mart, gel nisan

nisan'dan herkese merhaba! boş geçen bir cumartesi günü, dostlarımın gerçekte uzakta olduğunu hatırlamaca. evde, yatağımın üzerinde yatıp gözlerimi tavana dikmeyeli, telefonum "e hadi çıkmıyor muyuuuz" demeye hazırlanan arkadaşlarım tarafından çaldırılmayalı uzun zamanlar olmuş. hatta belki olmamıştır bile. hayatta her şey lazım diyeyim, kendimi motive edeyim.

bir süredir yazmıyorum, olaylar oluyor. her şeyden önce Gülş bana çooook güzel bir mesaj yazdı, onu okudum ve çok mutlu oldum. You made my day, Gülş! yazmaya devam, fotoğraf tavsiyesi de artık aklımda. arkadaşlar iyidir.

bir süredir fotoğraflara bak(a)mıyorum. durup dururken kendimi üzmeye gerek yok. ama, yakın zamanda bahardan, berlin'den fotoğraflar geliyor.

burada yarın paskalya başlıyor. her yer yımırt ve tavşan dolu. geçen gün eve geldiğimde ev arkadaşımı (nam-ı diğer anneannem) koltuğunda beti benzi atmış, mutsuz buldum. parası olmadığı için paskalya dalları alamamış, son zamanlarda istediği hiçbir şeyi yapamamıştı. hayatımda hiç bu kadar deneyimli, yaşlı bir insanı teselli etmeye çalışmadığımı fark ettim. zor oldu. sonunda gece karanlığında indik aşağı, apartmanın bahçesindeki çalılardan dallar kestik. halimiz gerçekten görmeye değerdi; 23 yaşındaki bir kız elindeki anahtarlık fenerle dalları aydınlatırken 70 yaşındaki kadın kağıt makasıyla dalları kesmeye çalışıyor. her şey bir yana, sonunda eve geldiğimizde morali düzelmişti ev arkadaşımın. bu her şeye bedel bence. bir de çok güzel süslemiş, bence yapay süslerden bile güzel görünüyor şimdi..

birileriyle tanıştım bu hafta. bitmek bilmeyen iltifatları ve çipil gözleriyle haftamı epey bir renklendirdiler. hayatıma devam eder gibi oluyorum, inanıyorum, seviniyorum. iki gün sonra geri tepiyor, herkesi itiyorum etrafımdan. benim hala umudum var diye başlayan günler, seni görebildiğim yer rüyalar artık.. deli diyorlar bana, ah bu ayrılık.. diye bitiyor bazen. ne yapmam gerektiğini bilemediğim dönemler silsilesindeyim;hem akademik hem de duygusal açıdan. belki de yeni çipil esmere bir şans vermek gerekiyordur. bilemiyorum.
ben hala nemrut ve ketum (eski) sevgilimi seviyorum...

hayat, genel hatlarıyla iyi. sıcaklıklar tipik dini bayramlardaki seyrini bozmayıp ani bir inişe geçmiş olsa da, artık güneş hiç terketmiyor buraları. yaz çocuğunun en ihtiyacı olan şey..

ha bir de, dün babamın 60. doğumgünüydü. annem ona çok güzel bir sürpriz parti hazırlamış; babam eminim tüm sevdiklerini gördüğüne çok sevinmiştir. ama daha da iyi bildiğim bir şey var. o da babamı o gün en mutlu eden şeyin mangalda yenen bonfileler olduğu... tontonumun yanında olmak isterdim. canım babam, seni çok seviyorum!

sonunda bir telefon geldi. artık vakit gezme vaktidir. sayı olarak az olsa da, buradaki arkadaşlarımı da seviyorum pek çok. hayatımdaki değişiklikleri beynim de kabullenirse, bir bakarsınız o arkadaşlara biri daha eklenir, farklı bir sıfatla.. kimbilir.. Berlin, baharda çok güzel oluyor. yaz daha da iyi olacak. paylaşmam lazım, sevmem lazım.
seni sevsem, sen de beni sevsen iyiydi ya.. ısrarla istiyorsun başkalarını sevmemi. tuhaf..

bekleyelim ve görelim. ne demiş ayşecik. sevelim, sevelim, seveliimm...

2 yorum:

  1. tavşan çikoları annem ve elmas teyzemle yedim. yumurtalarımızı da tokuşturduk kuzum, paskalya kutlu olsun! :) sabah da kutlama var. keşke sen de olsaydın minik kuzum...

    YanıtlaSil
  2. canım beniiim :) ilk yorumumu böyle güzide bir yazıya yazmaktan pek mutlu oldum! arkadaşlar iyidir! mutlu paskalyalar geç de olsa :) öperim çokça.

    YanıtlaSil