13 Mayıs 2010 Perşembe

let's talk about facts, baby!

herkese merhaba! :)

son zamanlarda, etrafım ilginç bilgilerle doldu. kimilerini durduramadım, bir kulağımdan girip, içeride biraz oyalanıp hop diğerinden çıkıverdi. ama üzülüyorum öyle olunca. işte kısa kısa gözlemler/ bilgiler/ doyçland fact'leri....

*ilk bilgi inşaattaki bölüm dersimden: Almanya'daki bir coca cola tenekesinin, düzgün bir şekilde ortadan yüklendiğinde 60-80 kilo yük taşıdığını biliyor muydunuz? sıkı durun, tam biz buna şaşırırken, Alman öğretmenim daha da ilginç bir şeyle geldi. Türk, evet Türk, kola tenekeleri ise kullanılan malzeme farklı olduğundan 160-180 kiloya kadar yük taşıyabiliyormuş. büyük ihtimalle teknolojinin el verdiği kalınlık, almanlarınkine göre bir hayli fazla olduğu için böyle olmuştur. ama hoca, derste, bir alman ve türk kola tenekesiyle yaptığı deneyi bize aktardı, evet. ve çarpıcı bir saptama yaptı; bu durumda on tane Türk cola tenekesini bir araya koysak, üzerine de bir levha koysak bir arabayı taşıyabilir... ne diyim, Türk'ün gücü..

*doyçland'dan bildiriyorum: buradakiler kafayı fena halde klima ile bozmuş durumda. aslında çok güzel bir şey de.. aynı anda aldığım teknik almanca ve teknik ingilizce dil kurslarının her birinde, her metinde karşıma sürekli "klimaschutz" (yani iklimin korunması vs.) ile ilgili metinler gelince biraz kabak tadı vermeye başladı. ne diyim, önce Yunanistan'ı, sonra da dünyayı Almanlar kurtarıcak...

*çok alakasız olacak ama.. 9 Haziran'a Roma'ya bilet aldık Sena'yla. içim içime sığmıyor; çok güzel bir tatil olacak gibime geliyor. easyjet'ten 130 euro'ya almaya tav olduğumuz bileti, son anda ryanair'den birtakım alavere dalaverlerle 90 euro'ya çıkartınca, cin gibi attığım fikir sonrası yeni bir konseptimiz de var. arada kurtardığımız para farkıyla (40 euro'nun hepsini harcamak zorunda değiliz tabi de :) ) kendimize tiril tiril askılı, böyle upuzuun birer elbise alacağız, Roma sokaklarında, ayağımızda sandaletlerle o elbiseyle dolaşacağız. italyan erkeklerine gerdan kıracağız. ne diyim, aşıklar çeşmesi bizi bekler..

*bugün duyduğum, çook ilginç bir doyçland fact bu. günümüzün sorunlarından birine, yine doyçların getirdiği süper çözüm. soru: bir ailede, kim kariyer yapacak, kim çocuğa bakacak? Türkiye'deki default cevabı söylemek çok klişe kaçacağından o aşamayı atlıyorum. doyçların çözümüne geliyorum direk. Almanlar, bu soruna da şöyle bir sistematik getirmiş: çocuk doğunca, kadın/erkek farketmez, hangisi işte daha az para kazanıyorsa, çocuğa bakmaktan o sorumlu oluyormuş. yani kadın, eve daha fazla para getiriyorsa, o çalışıyormuş. daha da ilginci, bir süre sonra evde kalmaktan sıkılan taraf, temyize gitmek isterse ortaya çıkıyor. bu tarafın tutturması gereken bir kriter var: mevcut halde çalışan taraftan daha fazla para kazandıran bir işe girmek zorunda. yani üst sınırı geçmeden, çocuk büyüyene kadar evde kalmaya mecbur! ne diyim, almanlar miki mikiye de sistem getirmişse şaşmamalı...

uh, oh.. gitmem lazım. arkadaşlarım, yakınımdaki, boylu boyuna cafe dolu Oranienburger Strasse'deki meksika lokantasına gelmişler. şimdilik, bu günlük bu kadar.

ama bitti mi? bitmedi. stay tuned! :)