25 Mayıs 2016 Çarşamba

yeterince uzun bir ara

Buraya en son yazımı 3 sene önce yazmışım.

O günden bugüne çok şey değişti, tek kişilik ailem önce iki kişi oldu, şimdilerde ise iki buçuktan yuvarlamalı üç kişi olduk. Hayatın bu denli sürprizlerle dolu olduğunu bilmiyordum ama bildiğim şeyler de vardı tabi. Mesela, 2011 sonlarında kendime -birbirine doğru uçan kırlangıçlar- dövmemi yaptırırken, artık biriyle tanışmak, yerleşmek, yatışmak istediğimi biliyordum. buna günümüzde evlilik deniyor. en azından İzmir şartlarında, yerleşmek,  yatışmak ve beraber yaşamak istediğin kişiyle evleniyorsun .öyle de oldu.

evlilik korkulacak şey değil bence. yani insan en yakın arkadaşıyla tatile gidince bile içinden kımıl kımıl bir kıl dalgası yükselmiyor mu? yükseliyor. yükselmeyen yeterince uzun tatilde kalmamıştır. öylesine iddialıyım.

bu da onun gibi bir şey, çok çılgın sevdiğin adamı bir süre sonra akşamları yanında istiyorsun, sadece sevişmek değil konuşmak da iyi geliyor, gün içinde anlamsız, birbirine anlatacağın şey olmasa da uzattığın 4-5 dakikalık konuşmalar, "akşama eve bir şey lazım mı" lar, haftasonu anne babaya uğramazsak ayıp olurlarla giden ve sonunda çoğunlukla bir bebeğe bağlanan bir süreç.

bizimki sürprizce bağlananlardan. ha, hiç mi bir şey yapmadın birader, leylekler mi getirdi? hayır, ama bir kybele olduğumu da tahmin etmiyordum hani. etrafımızdaki hazin çocuk denemelerini duyduktan sonra e hadi dedik, 1,5 seneyi hedefledik, dört hafta sonra elimizde nurtopu gibi bir çift çizgi duruyordu..

ben normalde çok ağlayan biri değilim. ama 9 ay boyunca ağladım evet. etrafımda hiç çocuklu aile yok, üstelik çocuk da sevmem hiç. işim var gücüm var, koca şirketi yönetmeye hazırlanıyorum, mis gibi projeyi almışız, proje müdürlüğünü yapıyorum, o toplantıdan bu konferansa ceylan gibi sekmeler, ipek bluzlar, 38 bedenler derken hooop iki çizgi insanı allak bullak ediyor.

ben çocuğumun olduğunu ameliyathanede belimden aşağısını hissetmezken kızımın ilk ağlamasını duyduğumda anladım. o zamana kadar hiçbir kaynak okumadım, araştırma yapmadım, video dahi izlemedim. kızım ağladı, ben de onunla beraber -ilk kez- sevinçle ağladım. kızım da bir daha hiç ağlamasın..

evet hayatım artık epey farklı. üstelik yazacak çok az zamanım olmasına rağmen yazmak istediğim o kadar çok şey var ki! her şeyden önce kendim için, ileride hatırlayayım diye yazmak istiyorum. günün rutininde çok olağan gelen şeyler birkaç sene sonra ne kadar farklı hatta egzotik geliyor, şimdi eski yazılarıma bakınca anladım. bu bloğun url'sini bile unutmuşum, gmail'deki eski yorumlarımdan girip bulmak zorunda kaldım.

her ne kadar bu nitelemeden hoşlanmasam da artık bir anne olarak yazmak istiyorum. çünkü bu geçici bir durum değil. ne kadar Pınar'sam, o kadar anneyim artık. değişecek bir durum değil, beni değiştiriyor. üstelik öyle bir hızla değiştiriyor ki, sanki hep buymuşum gibi üstüme yapışmaya başladı bazı huylar, bazı alışkanlıklar. oysaki ben kendimdeki tüm değişimleri görmek istiyorum! bu yüzden blogumun bundan sonraki kısmında anne olan Pınar olarak yazıyorum.

vakit bulduğum her an görüşmek üzere..