31 Ocak 2013 Perşembe

söz

Akşamın yorgun saatinde aklıma gelen, geldiği gibi gitmeyen şarkı..

http://www.youtube.com/watch?v=NOyq62haG98

Ne sözler verildi bize şu güne kadar, niceleri de tutulmadı, di mi?

28 Ocak 2013 Pazartesi

güzel bi' göç

bir hafta içinde üç taşınma olacak bu hafta: 1. şantiye ofisini taşıyoruz. herkes merkez ofise taşınıyor, ben ise şantiyemi bırakmaya kıyamadığımdan janti satış ofisi'ne gideceğim. 300 daireyi yaptık, -hepsini olmasa da- sattık, insanlar dairelerine yerleşti, mutlu mesut yaşıyorlar. teşekkürlerinin hediyesi olarak tüm tarım mamüllerini kabul ediyorum- kısırdan zeytinyağına, kavundan ton balığına, ısırganotlu börekten çikolataya kadar. 2. sevgilimi taşıyoruz. taa İstanbul'dan İzmir'e hem de. Cihangir'den Mavişehir'e. karadan denize. soğuktan sıcağa. kaostan huzura, leb-i derya 3+1'den miniatürk 1+1'e. trafikten rahat bulvarlara. bir projeden diğerine. uzaktan kollarıma, kollarımdan ta içime. 3. ve beni taşıyoruz. kiradan kendi evime. buralar böyle dutlukken (literally) seçtiğim evciğime taşıyoruz beni. her geçen tesisatını, pprc borularını bildiğim, sıhhi tesisatından tutun da seramik derz renklerine kadar bizzat ilgilendiğim evime. her zamanki gibi misafirsever, renkli-neşeli, romantik ve cozy bir ev hayalim. 2.5 senelik 1+1 yaşantımdan sonra bu sefer de ben leb-i derya 3+1'e geçiyorum. büyük aileler için büyük evler lazım çünkü, paylaşacak anıları dolduracak kadar yer gerekiyor bana, tabi öyle büyük bir ev varsa.. tebdil-i mekanda ferahlık vardır derler. körfez manzaralı balkonuma hepinizi beklerim, kadehleri doldurup ferahlıkla çakırkeyif olmak için..

12 Ocak 2013 Cumartesi

döt

Yağmurlu bir İzmir öğleni, işçilerle soğuk yemekhanede yenilen bol kalorili türlüden sonra yudumladım orta türk kahvemi. oturup yazmak istedim, son günlerde olup biteni. kafiyeli konuşmaya çalışmıyorum, öyle denk geldi. aha, bak yine kafiye oldu iyi mi! (grr) Her klişede yer aldığı gibi, hayat cidden garip sürprizlerle dolu. geçen sene bu zamanlarda en yakın arkadaşlarıma anlattığım uçarı kaçamak hikayelerim vardı. tarkan'ın fındıkkıran'ı, kenan'ın şans meleği, petek'in kazanovasıydım adeta. ve bir de, Demet gibi ben de aşka inanmıyordum. şimdi n'oldu da coştun, diyecek olursanız efendim, tam olarak şöyle oldu: Mayıs'ta bir adamla tanıştım. gamzeli gülümsemesiyle tanıdım. hıdrellez'e dileklerimi iletmeden bir gün önce. (bu bir işaretmiş aslında bak şimdi düşününce, neyse) şantiyede bile aklımı alır oldu. sevdim, sonra daha çok sevdim, sonra bir baktım baya sevmişim. ailemle tanıştırdım, ailesiyle tanıştım, arkadaşlarımı tanıştırdım (ve vice versa) ve bolca gezdim gördüm onunla. baktık ki aileler tencere kapağından taşan sular gibi fokurdadı, e aileleri de tanıştıralıııım? dedik. onu da yaptık. Sevgilim üç gün önce bana hayatımın dönüm noktası olacak bir teklif etti. evet demekle yengeç kalbimin beklediği o güzel aileye de evet dediğimi biliyorum. twitter'da bir sene önce bugünlerde yazdıklarıma bakınca anlıyorum ki hayat beni yine bir güzel döt etmiş. iyi de etmiş. keşke her döt böyle olsa. şimdi, Demet gibi benim de hayalim üç kelime, o da nasıl gidiyor biliyorsunuz zaten :) moral of the story: hayatta güzel dötler de vardır. Öperim.