12 Ocak 2013 Cumartesi

döt

Yağmurlu bir İzmir öğleni, işçilerle soğuk yemekhanede yenilen bol kalorili türlüden sonra yudumladım orta türk kahvemi. oturup yazmak istedim, son günlerde olup biteni. kafiyeli konuşmaya çalışmıyorum, öyle denk geldi. aha, bak yine kafiye oldu iyi mi! (grr) Her klişede yer aldığı gibi, hayat cidden garip sürprizlerle dolu. geçen sene bu zamanlarda en yakın arkadaşlarıma anlattığım uçarı kaçamak hikayelerim vardı. tarkan'ın fındıkkıran'ı, kenan'ın şans meleği, petek'in kazanovasıydım adeta. ve bir de, Demet gibi ben de aşka inanmıyordum. şimdi n'oldu da coştun, diyecek olursanız efendim, tam olarak şöyle oldu: Mayıs'ta bir adamla tanıştım. gamzeli gülümsemesiyle tanıdım. hıdrellez'e dileklerimi iletmeden bir gün önce. (bu bir işaretmiş aslında bak şimdi düşününce, neyse) şantiyede bile aklımı alır oldu. sevdim, sonra daha çok sevdim, sonra bir baktım baya sevmişim. ailemle tanıştırdım, ailesiyle tanıştım, arkadaşlarımı tanıştırdım (ve vice versa) ve bolca gezdim gördüm onunla. baktık ki aileler tencere kapağından taşan sular gibi fokurdadı, e aileleri de tanıştıralıııım? dedik. onu da yaptık. Sevgilim üç gün önce bana hayatımın dönüm noktası olacak bir teklif etti. evet demekle yengeç kalbimin beklediği o güzel aileye de evet dediğimi biliyorum. twitter'da bir sene önce bugünlerde yazdıklarıma bakınca anlıyorum ki hayat beni yine bir güzel döt etmiş. iyi de etmiş. keşke her döt böyle olsa. şimdi, Demet gibi benim de hayalim üç kelime, o da nasıl gidiyor biliyorsunuz zaten :) moral of the story: hayatta güzel dötler de vardır. Öperim.

2 yorum:

  1. o döte bülbül öte demek sanırım en uygunu:) Mutluluklar sana.

    YanıtlaSil
  2. :) Allah herkese böyle döt nasip etsin, amin :) Teşekkür ederim!

    YanıtlaSil