14 Nisan 2010 Çarşamba

it's cool to be schwul

akademik açıdan sıfır yol alıyorum bu günlerde. nasıl oluyorsa, her gün günümü dolduracak işler bulabiliyorum kendime. bir gün buraların mıhtarlığına kaydolmam gerekiyor, öbür gün erasmus ofisine gitmem, öbür gün ders, kurs vs.

akşamları yeni adetim facebook chat'e girmek, bütün geceyi öldürmek ama çok gülmek çok mutlu olmak.. bu adetim, dün birbirimize verdiğimiz sözden ötürü artık son buluyor inşallah. artık o saatleri internette değil yanyana harcamak lazım.

insanın sevdiği şeyleri yapması ne kadar önemli. mesleğimi, dalımı o kadar sevmeme rağmen tezimde konumla ilgili bir şey yapmadığım anda dikkatim öyle bir dağıldı ki kısır bir döngünün içinde buldum kendimi. ilgim olmayan konu bir eşik gibi, ve ben onu görmezden gelip erteledikçe asla tezimin asıl istediğim kısmına gelemeyeceğim biliyorum. ona rağmen içimden aptal bir bilgisayar programını açıp bütün gün modelleme dilini öğrenmek gelmiyor işte. .

son günlerde, oradan oraya boş beleş, avare avare dolaşırken çok gezdim ve çok gördüm. bir sürü gözlem yaptım. yavaş yavaş hepsinden bahsedeceğim.

Berlin'de ne kadar alman ve alman kültürü var o da tartışılır bir durum ama en azından bir Berlin kültürü olduğu kesin!

mesela homo"hobik"liği... bu şehre gelecek/gelmek isteyen/gelmeyi düşleyen herhangi bir kıza verebileceğim tek bir tavsiye var: hayatının aşkını bulma ümidini buraya bırakma! ben, geçirdiğim dört ayın sonunda beynimdeki "avrupa'lı erkekler" klasörüne girdim, settings'e tıkladım, default setting'i "straight"ten "gay"e çevirdim, apply dedim ve kaydettim. artık önüme gelen herkes gay benim için; eğer aksi bir durum varsa baya bir ispatlamalı.

gay olmanın cool olduğu, insanların birbirlerine "adamım!" yerine "hey, ma' gay!" dediği bir şehirde, saçlarını sala sala yürüyüp ayakkabının yüksek topuklarıyla kaldırımı tıklattığında, dünyanın herhangi bir şehrinden çok daha az ilgi görüyorsun. ilk önce alınıyor, bozuluyorsun. nasıl yaa, herkes çipil, ben melez tenliyim, niye bakmıyorlar yaa?! diye kalıveriyorsun. sonra önünde, arkanda, sağında ve solunda yürüyen tüm 23 beden (kız bedeni) skinny ötesi kotla sarılı minik popolarını oradan oraya sallayan erkekleri görüp boşvermeyi öğreniyorsun. bu, ilk aşama.

bir süre sonra, yolda elele dolaşan erkekler görüyorsun, kulüplerde öpüşenler oluyor, şehrin gençlik dergisinin arkasında kulüpler ve partiler listesinde gay clubs başlığı altında uzanan uzun listeyi görüyorsun, boşveriyorsun. bu da ikinci aşama.

son aşamada, akşam çılgın bir partide yakışıklı mı yakışıklı bir çocukla takılıyorsun. ertesi gün, çocuğun gay olduğu dedikodularını duyuyorsun. suç mu duymalısın, tiksinti mi bilemiyorsun. "en azından biseksüel olsun yahu!" diyorsun, bu da son aşama. bir bakmışsın, pratikte artık sen de bir homo"hobik"sin ;)

iş burada da bitmiyor bazen. bir bakıyorsun, birileri seni de gay ilan etmiş. bana oldu bu. hatta her kız kıza takılan kıza oluyor galiba. buradaki en yakın arkadaşım sena'yla siyam ikizleri gibi ortamlarda hep beraber gezdiğimiz için -aramızda (buradaki tüm jenerik insanların yaptığı gibi)hiçbir dokunmalı/öpmeli şaka yapmamamıza rağmen- bizi couple sanmaları üzerine, üzgünüm sevgili okuyucu ama, "oooooha" yı bastık. bütün bir gece, ne kadar straight olduğumuzu ispatlamak için varımızı yokumuzu seferber ettik. homohobik olsak bile onlardan biri değiliz dedik durduk ama gecenin sonunda erkek arkadaşlarımızın yüzünde hala o ikna olmamış ifade vardı. hiç de olmayacaklar galiba.

homoseksüellere dair anlatılacak çoook şey var bu şehirde. çok ilginç şeyler duyuyor, öğreniyorum.

aslına bakarsanız, bu şehire dair anlatılacak çok şey var bu şehirde. beş ayda anlatılabilecek kadarını anlatmayı deneyeceğim.

o zamana kadar dinlemede kalın, bis zum naechsten Mal!*





* gelecek sefere kadar hoşçakalın!
** şu an bende olmayan bir fotoğraf var, ben ve bir grup erkek arkadaşımın fotoğrafı. benim dışımda herkesin hafif/ağır gay olduğu bir fotoğraf. ileriki günlerde editleyip koyacağım. tchüss!

1 yorum:

  1. pini'm koca bir kahkaha attım bu yazıya. hele settings tarifin muhteşem. şu kadarını söyleyim, bu durumun aynısı münih'te de geçerliydi, orada 2 gecede iki straight çift gördüysem ikibin gay çift görmüştüm. fotoğrafı da merakla beklemeye başladım şimdi.

    programlama konusuda diyecek bişeyim yok, iğrenç ve hep tiksindim dışında :)

    öperem.

    YanıtlaSil